Üniversite öğrencisi ise kompakt olmalı. İnce, hafif vs. Asus zenbook serisi var ben de kullanıyorum. Yeterli olur.

dandik olmayan, 4000 liraya kadar laptop. Bu öğrenci arkadaş ne öğrencisi?

@blue eyes white dragon, bilgisayar muh. ama butce maks o tabii gule oynaya verilen para degil de, iyi bir sey olsun mantigiyla. Daha alt rakamlar da makbul.

@madafaka, tasinabilirlik. oyun hic oynanmaz heralde.

Mac al o bütçeye

www.incehesap.com

O fiyata alacağın mac eski ve yüksek ihtimal 128 gb hafızalı olacaktır.

lenovo thinkpad t440s, t450s, t460s'ten biri (mümkünse 460 ya da 450) seni keser.

Pastel diye bi grup vardı ama hangi bölüm bilemiyorum

www.youtube.com
bu mudur?

şirin soysal - uyurgezer

www.youtube.com

arkadaslar cok tesekkur ederim; cok ince, cok nazik, cok dusuncelisiniz. bu kardesinizi cok mutlu ettiniz gurbet ellerde. evet ablamiz sirin soysal imis ve gercekten de dinlemeye deger.

Location yazsana birader

normal şartlar altında kargo gönderim süresi 1 gün zaten. pazartesi verince salı ellerinde olması lazım. olmadıysa 30 ağustosta veya arifede yarım gün çalışırlarsa yine teslim edilir.

tekrar ediyorum, normal şartlar altında.

@elorelia- işte hem zafer bayramı, hem de kurban bayramı tatilleri peş peşe denk gelince normal şartları zorluyo gibi sanki

kargo firmasına baglı gecen bana sürat kargo istanbul canakkale p.tesi verillen kargo cuma günü elime gecti.

pazartesi sabah erkenden kargoya teslim edersen, aynı gün yola çıkar. her halukarda salı bursa'da olması lazım. bursa şubeye de öğleden sonra gelse, işi sağlama almak için karşı taraf salı öğleden sonra/akşamüstü şubeden teslim alabilir.

ya git git...
öyle arkadaş mı olur. git, o ben geldim diye haber verdiğinde şimdi geliyorum 5 dk geliyorum diye diye beklet.

git.
ya da başka bi yerde bekle. o geldiğinde 40 dk da sen onu beklet. sonra istersen buluş istersen hiç buluşma.

Ben beklemezdim alışkanlık yapmış

git.

git. gitmezsen ders almayacak devam edecek buna.

Git

git ama gittiğini söyleme, gelince neredesin desin o zaman söyle. muhtemelen carlayacak, sen de carla, eteğindeki taşları dök, kaç oldu bu de, rahatsızlığını dile getir. bazı insanların silkelenmesi gerekiyor durumun farkına varabilmeleri için.

Keyfi bir şey değilse gitme, ama her şeye rağmen buluştuğunuzda ufak tefek laf atabilirsin bu duruma, eşşek değilse anlar.

Nerdesin la yapraaam diyebileceğin biriyse bekle.

Benim bir arkadaşım öyle. En son 2de buluşalım ama sen 1 gibiymiş gibi düşün beni bekletme artık dedim sonra dikkat etmeye başladı.

durduğun kabahat. 5 dk 10 dk hadi neyse de he seferinde 30-40 dk beklenilmez.

Git durduğun kabahat. Aynısını yapan arkadaşım var, ben de onun üzerinde uygulayacağım lütfen arkadaşının tepkisini de yaz ki ona göre ben de uyguladığımda gardımı alayım

Bende de var aynından bir tane. Defalarca söyledim. Zaman algısı yok, artık kabullendim. Buluşma saat 1'deyse 2'ye doğru gidiyorum kafam rahat.

Buluşup sonra ayrılmanın bence hiçbir etkisi yok yine aynı şey olmuş.

Sharp

nokia, alcatel, motorola, philips de eski imajından uzakta bence

Ericsson, national, panasonic.

schaub lorenz, grundig

sagem cep telefonlari vardi bi ara.

Aiwa
Kodak
Goldstar

Telefunken, grundig, saba.

Eskiden cok eskiden Nordmende vardi.

Sırf bu amaçla kullanılacağı için ben direk işportacıdan ucuz bir tane almıştım. Bir dezavantajını görmedim.

braun body kullanıyorum fena degil memnunum. philps internette taragı kırılıoyr falan yazılmıstın o yuzden onu almamıstım. işportadan alma ben aldım bi tane hem yamuk kesiyordu hem kopartarak alıyor.

www.hepsiburada.com

şunu düşünüyorum ben.

Ekseriyetle Radyo Eksen. Akşamları bazen Nihat Sırdar'ı dinliyorum.

Cumartesi akşamları TRT Kent Radyosu Ankara'yı dinliyorum.

Joy FM'i de ara ara dinliyorum.

Joy Türk, best FM.

Modern sabahlar ile konuşan Türkiyeyi reklamlarda değiştirerek dinlemeye çalışıyorum

FG - 93.7

metro fm, fg, eksen

sabah kent fm - metehan
akşam joyturk - mesut süre

Show Radyo sanırım nihat Sırdar

Joy FM, Power FM ve bunun Türkleri

kent fm

ohh ne güzel işte, izmirdeysen alayım ben uygun fiyata..

İstanbul'daysan da ben alırım bir kısmını :)

rakı, şalgam ve ciğer yap

lııkır lıkır icecek onca adam bulabilirsin duyuruda. cok faydali icecek salgam. sık sık iç. he cok bonkersen gönder 1 lt bize:)

acılıysa 1 haftaya biter ki o :))

Izmirdeysen bana ver :))

1er litrelik siselere koyup ese dosta dagit. Kendi 1 litreni de kebabla cigkofteyle gotur.
Off dislerim kamasti:))

içsene :) benim ağzım sulandı burda. düzgün şalgam bulacaz diye bin takla atıyoruz istanbul'da :/

Az önce içmeme rağmen benim bile canım çekti. 5lt dediğin ne ki? Ver bana 3 günde bitiririm.

ben maas/3 lük telefon kullanıyorum. 4. yılında. bi sene daha gidecek.

Devir değişti öyle bi orana gerek yok. 1200lük bi xiaomi alsalin yıllarca götürür. 700 800lük androidler de 4 yıl götürür artık sorunsuz. 15 sekme internet arkada müzik falan kastırır ileride ama günlük kullanımda her türlü yetiyorlar.

Haftaligimi gecen telefonu almam. Bu da sizin hesaba gore maasin dortte birinden fazla verilmez bence.

Bence bunu orana vurmak doğru değil ama 4 yıl kullanmak bi kriter olabilir mesela. Bu durumda benden ort. 3 bin lira çalışır. Aklımda belli bi model varsa fazlası da olabilir. Bu da yaklaşık bi maaşıma karşılık gelir.

İlk akıllı telefonumu 3-4 yıl kadar önce, ucuz, eski teknoloji bişey almıştım. İki yıl sonra ekranı paramparça oldu, buna rağmen bir yıl kadar kullandım. Geçen yıl bi yurtdışı gezisinde arkadaşımın baskısıyla son model ve normalde asla vermeyeceğim fiyata bi telefon aldım. Onu kullanmaya başladığımda anladım ki, verilen paraya değiyormuş aslında. Yalnız mail baksan dahi, ekran kalitesi, hızı, şarj süresi falan insanı etkiliyor. Ki telefonla sürekli işi olan tipler için büyük nimet bunlar. Özetle önceleri bi telefona 3-4 bin lira verenleri ayıplıyordum ama şimdi anlıyor ve destekliyorum. Bence sorudaki kişi ihtiyacına göre paraya acımasın.

asgari ücretli çalışanın whatsapp kullanma hakkı yok mu?
piyasada minimum günlük kullanım deneyimini sorunsuz sağlayan akıllı telefonları 700 liranın altına alamıyorsun. bu açıdan bakarsak(asgari ücret=1400) maaşın yarısı bile bir cep telefonuna verilebilir.

Öyle bi orandan söz edilemez bence ama çok uçuk paralar kazanılmadığı sürece 3-5bin liralık telefonlar bana mantıklı gelmiyor.

al taksitle bi ayfon 7 ya da galaxy8

xaomi seçerseniz bu dengeyi düşünmeniz gerekmez ve ucuza çok yüksek özellikli telefon alırsınız

Yuzde 5.

Kimse kusura bakmasın ama ucuz mal alacak kadar zengin değilim. 4-5 sene her gün bilmem kaç saat kullanacağım cihazın dendiğine kaçamam. 3 4 diyenler aynı mantığı arabada da kuruyor mu 3k lira maaş alan her adamın altına 100k liralık golf var.

Benim için 1/3

kanal sayısına göre değişir. üniversite hastanesinde, öğrenciler yaparsa önce kanal yapar ardından iyileşmesini beklerler haftaya gel derler haftaya gelirsin doldururlar. özelde tek seansta biter.

Oha la. Benimki bir saat sürdü

1 saat sürmesi lazım yahu ne 10 dakikası : )

10 değil yanlış yazmıım 20 dakika civarı falan sürdü. malesef kanal sayısını bilmiyorum.

ağız ve diş sağlığı hastanesinde oldum.

@Trollziya bahsettiğim dişin uyuşturulup kanalın açılması ve dolgu yapılma süresi. yoksa benimki senin hesabına göre 2 hafta sürdü, apse olduğu için :)

benimki 1.5-2 saatte bitmişti.

Hafıza güçlendirmek istiyorsan bulmaca çöz yabancı kelime ezberle.

Benim normal aklımda kalması gereken şeyler kalmıyor, bulmaca kelime falan yararı olacağını sanmıyorum ama denerim.

Ben almıştım ama hep içmeyi unutuyordum kaldı öyle.

Hafiza guclennesi denemez tam ama dalginligimi azaltiyor benim aldigimda. Cunku cok dustugunu genelde acayip sacma seyler yapinca fark ediyorum, olcturuyorum dusuk basliyorum biraz toparliyor ama biraktiktan bi 6 ay sonra malliklar geri donuyo. Yani duzenli olarak duzgun seviyede olu4sa ise yariyor. Ben mesela ayaga kalkip nereye gidecegimi unutuyorum, telefonu elime alip ekran kilidini acarken ne yapacagimi bilemiyorum, yapmam gerekenleri unutup okurken ayni satiri 30 kere ojuyorum filan. Ama mesela ogrendigim bir seyi unutma ya da dinledigimi gordugumu unutma zaten. Yani daha cok kisa sureli ve anlik hafixa islevlerimi etkiliyor ve kullaninca da baya fark ediyor.

B12 hafızayı güçlendirmez. B12 noksanlığı hafızayı zayıflatır.
İkisi farklı şeyler.

nası farklı şeyler :) hafızası zayıflamış kişide güçlendirir işte. %100 performans çalışan hafıza yoktur zaten.

Unutkanlığının b12 kaynaklı olduğunu nereden biliyorsun ki b12 alarak çözüleceğini söylüyorsun?

@fear, ben vücudumdaki mineral, vitamin demir ıvır zıvır eksikliklerini hissedebiliyorum, yüzde verebiliyorum.

@bigbadabum B12 yüzde kaç eksik mesela?

@fear hocam unutuyorum hep sorun orda.

@bigbadabum unutkanlık o kadar ciddiyse doğuştan hipotiroidi de olabilir. Geçmiş olsun.

Arka plan ne renk ve renk olmasını istiosn

yollayın

FaceBook falan yüklü muydu

@all facebooku yok

faturası,kutusu vs duruyorsa. gidip çaldırdığınıza dair tutanak tutturup savcılığa başvuracaksınız. ama samsungların imei no değiştirilebildiği için telefon zor bulunur.

Facebook u kullanarak dolandırıcılar para talep ediliyor o yuzden dedim ama.siz gene dikkatlı olun. Faceden isteme whatsapptan ister

Android Cihaz yöneticisinden falan kontrol ettiniz mi? Çok düşük ihtimal belki ulaşır cihaza. Bunun dışında btk'ya başvurup imei'yi kaapttırmanız gerekiyor.

Ben o yaşlardayken annem civciv almış. Peşinden koştururken hayvanlar balkondan filan atlıyolarmış. O nedenle biraz çocuğun tavrına da bakar ama bence 3-4 yaş daha uygun.

bende 50 60 cm lik ufak bir akvaryum vardı, içinde 5 6 balık. benim çocuğun ilgisini çekti ara ara akvaryumun önüne gelip balıkları izliyordu, beraber yem atıyorduk. çok seviyordu ilgisi de kaybolmadı pek ama evi taşırken kapıcı istedi ona verdim.

balıkların olduğu dönem 1-1,5 yaş aralığına geliyor.

Hayır. Bilinçsiz bir birey için canlarla oynamak bana yanlış geliyor. O çocuk büyür, büyürken ona canın kıymeti cana saygı can sevgisi öğretilir, sonra bir hayvancık sahiplenmek isterse oturulup kâr zarar hesabı yaptırılır ve doğruya karar verilir. 2 yaş bebeğinde bunlar yok henüz. Balığınki de can, almamak lazım bence.

Olmaz.o da nihayetinde canli. Siz min bakacaksiniz şu degisimiydi filtresi iviri ziviri mesekatli is balık

Annesine alınır ama çocuğa alınmaz. Annesi de o yaşta bi bebeği olduğu için balıkla uğraşmak angarya gelecektir. Neticede balık telef olur, can taşıyor, yazık bence alınmamalı.

ben bakarım tabi suyuna, yemine ama ne bileyim hayvanlara alışır, hayvan sevgisi öğrenir diye düşündüm.

"hayır alınmamalı çocuk o vs vs" gibi çok net ve keskin yorumları gerçekten anlamıyorum.
sorudan "yemiyle suyuyla 2 yaşında çocuk ilgilenecek biz hiçbir şey yapmayacağız" anlamını çıkartıyorsanız tebrik ediyorum.

bence balık çocuğun ilgisini çekmek ve hayvan sevgisi vermek için en ideal evcil hayvan. yemini suyunu siz takip edersiniz, hatta yem verirken beraber verirsiniz ve konunun önemini idrak eder.

benim de iki yaşında bir çocuğum var ve eve akvaryum yaptırmak istiyorum ancak kendime güvenemiyorum. eğer siz bakım konusunda kendinize güveniyorsanız ben alın derim.

Skagen daha şık bence.

müşteri desteği falan iyi de skagen bu fiyat aralığında daha şık şeyler üretiyor. bildiğimiz casio da daha kullanışlı bence (özellikli falan).

skagen +1 o plastik saatlerin ömrü en fazla 2 yıl, kendiliğinden parçalanıyor.

ucuz saat işte. saatten anlamayan ya da cok merakı olmayan vs insanlar kullanıyor bana cocukca gelio. en azından ben cocukken kullanıyordum o zamanlar bi albenisi vardi.

skagen aldım rahatım. hasır olan modelleri dikkat çekici ve şık. burdaki saatçinin bana dünyaları bahşediyormuşçasına yaptığı indirimle 1200 tlye itelemeye çalıştığı saati amazondan 400 tlye aldım.

plastik gibi dediklerin renk renk olanlar galiba?
ben de 1 tane kuzende 3 tane var.

mennunuz. benim aldığım açık mavi renk çevremdekiler beğenmişti aldığımda.

ayrıca ben kendime ve kuzenime let godan aldım.
ben 85 tlye aldım. 3-4 sene kullanılmıştı bir hanımefendi tarafından ama saat tertemizdi.
diğerini 110 tlye aldım 1 kere takılmış sıfır.
ikisi de kutusunda orjinal.

o kadar para vermene gerek yok. let go dan 100 tlye kapatırsın işi.
kapitalizmi canlandırmayın bea.

gecmis olsun.

tas kac mm? düsmeyebiliyor..

sağol. çok küçük demiş doktor, ebat söylememiş sanırım.

kucukse dusebilir. biledim simdide. ameliyat 1 saat sürüyor. duruma gore stent ve sonda takıabiliyor.. bi gecede hastanede kalınıyor. kişiden kişiye değisebilen seyler.

taşın kanalın genişletme riski falan vardir. bu dr icine sinmediyse baska bi doktorla gorussun. agrı yoksa sıkıntı/problem yok manasına gelmeyebilir.

ben oldum benzeri bir şekilde benimde mesaneye düşmedi, mesaneye düşünce de mesaneden penis yolu ile dışarı atılacak (bende bu kısım yok)

benim ameliyat olma sebebim mesane girişinin tıkanmasından mütevellit böbreğin ürettiği idrarın kanalları çatlatarak vücut içine sızması. yani düşmezse sidiğin vücuda yayılıp zehirleme durumu var.

ameliyat iki şekilde de yapılabiliniyor birincisi local anestezi, diğeri baya bayıltılarak, beni bayılttılar. 1 saatten az sürmüş ancak ayılmak odaya çıkmak falan 1 saat sürüyor, her neyse taşı çıkardıktan sonra böbrek mesane arasına bir hortum yerleştiriyorlar böylece hasar gören çatlayan kanalın kendisini yenilemesi ve böbrek sıvılarının vücuda karışmasını engelliyorlar, bir gün boyunca hastanede kaldım, sonda takmışlardı, sondayı ertesi gün çıkarttılar ve taburcu oldum, 15 gün sonra yine gel kanala koyduğumuz hortumu çıkartalım dediler, 15 gün sonra gittim yine bayıltarak (local anastesi ile de oluyormuş bu iş ama beni bayılttılar) aldılar hortumu, aynı gün hastaneden çıktım.

not: hortum dediğime bakmayın incecik bişi aslında vardır bir ismi onun da bilmiyorum nedir. (stent diye denmiş yukarıda)

not 2: ameliyat diyoruz ama bir kesme biçme işi yok, penisin ucundan girilerek yapılıyor her şey her hangi bir şekilde kesme biçme kan çıkışı vb. bir durum yok

takılan seyin adı (bkz: kateter)

@selam, sağol, anladım.
bu arkadaş doktorlara çok mesafeli biri, çok ağrısı olunca özel bi hastanede acile kaldırmışlar. doktor "taş küçük ama epidural ile alırız. normal yolla da atabilirsin ama ağrısı çok olabilir" demiş. şimdi zar zor ikna ettim başka bi doktora gitsin diye.
sana da geçmiş olsun.

@ferdinand, sağol, sana da geçmiş olsun.
İlk paragrafı o da aynı kelimelerle tarif etti. Bunun taş küçük olduğu halde ameliyat önerilince, özel hastanenin para koparma politikası mı diye şüphelenmiş. Bi de ameliyatın biçiminden tırsmış belli ki, kablo sokulması falan.

Ben çok su içerim, bu arkadaş hiç içmez. Birlikte vakit geçirirken dikkatimi çok çeker, çok kızıyorum ona, bu da kötü bi ders oldu işte :/

Bizim işyerinden birisi oldu ama onunkisini kapalı ameliyat yapmışlar yani çok minik bir kesiden girp lazerle taşı kırarak kum haline getirmişler. Böylece kum dökerek atılabilecekmiş ve ona da katater denen hortumu takıp tekrar 2. Ameliyatla çıkarmışlardı.

Carrufor da edilmiyor geçen bi tereyağ aldın skt 5 ay geçmişti sonra gittim iade ettim

Böyle bir sistem yok çünkü aynı ürünün farklı tarihleri oluyor ve hangi tarihli ürünün satıldığını tespit etmek mümkün değil. Stok kartlarında skt bulunmaz.

Yeni gelen ürünler rafın arka kısmına konarak, eskilerin önce tüketilmesi sağlanmaya çalışılıyor. Onun dışında herhangi bir sistem bulunmuyor.

Otomatik bir sistem yok ama marketlerde reyon görevlileri SKT'yi kontrol edip, 1 hafta öncesinden ürünü toplarlar. Zaten hangi ürünün ne kadar raf ömrü olduğu bellidir, bilirler.

Eğer sıkıntılar yaşanıyorsa o şubeye/o markete gitmeyin. Bazen bir marketin 2 şubesi arasında bile çok fark olabiliyor. Eleman kaynaklı.


.

ben bir kere migros 5m de skt geçmiş activia yıoğurt görüp uyarmıştım.

otomatik edilmiyor olsa gerek ki bi çok markette karşıma çıkıyor. gıdadan kozmetiğe stk kontrol etmeden bişey almam. tüketici için kesin çözüm, üşenmeyip rafın arka kısmından almak.

"kanserojen olduğu bilinen aspartam"ı okuyunca kapattım. yazarın daha iyi araştırma yapması gerekiyor.

Değil. Kıçından bilimsel bilgi uydurmayı bıraksın sonra yazı yazsın.

Abartı meselesi için şurdaki yorumlara bakılabilir: www.eksiduyuru.com Yani o içerik tartışmasına geçilemeden önce çok daha yüzeysel ve manasız bir biçimde ele aldık konuyu.

teyit.org haklı: teyit.org

Asil sorun bilimin kucumsenmeye calisilmasi. Ulkede bur suredir cahillige ovgu uc sinirlarda. Kadin programlari, her kanalde suregelen pembe dizi furyasi, Ingilizce derslerinin kredisinin azaltilmasi, papaz erigini imam erigine ceviren projeler bunlarin bir parcasi. Isvec'te olsak gulup gecerdik ama egitim durumumuz boylesine yerlerdeyken bir de yukarida yazdiklarimin eklenmesi olayin bilincli oldugunu gosteriyor. Bir kitle egitim sistemini yonetemiyor ya da AVM calisabilecek kadar kafasi calisan ama sistemi sorgulayacak kadar zeki olamayan bir nesil yetistirilmek isteniyor.

Hosaf bu kadar odemli bir sey olsaydi Japonya ve Almanya teknolojiyi birakip hosaf uretirdi

Sana katiliyorum. Girisimcilik yarismasinı bilim yarışması sananlardan tut. Hosafi birinci sananlar falan mevzu baya captirildi. Kadının fikri kucumsendi. Millet goy goy yapmayı seviyor

Pseudoscience (sözde veya sahte bilim) bilimsel argümanları bilinçsizce kullanarak ileri sürülen, amcak bilimsel çalışmaların gerektirdiği materyal-metot-test edilebilirlik gibi standartları taşımayan veya yeterli bilimsel araştırma ile desteklenmeyen iddia, inanç, bilgi ve uygulamalar bütününe verilen addır.

Organik hoşaf zaten fazlasıyla komik, soner abi de ayrı komik olmuş. Ülke normale döndü yani.

lush ürünleri iyiydi ama artık yok. şu an normal otacı sampuan ve zeytinyağlı kekikli sabun kullanıyorum

f/p açısından neutrogena ürünleri iyi

Proraso beard oil
Prorasa beard shampoo
Bunlar sakal için

Blue cap Creme
Bu yüz nemlendirici

Tipik öneri olacak ama basketbola gitmesini öneriyorum.

basketbol oynasın barfix çeksin.

ben de kısagillerdenim (165) kalsiyum, çinko gibi şeyler bir yere kadar. yüzmeyi seviyorsa yüzsün yoksa gitmez ki.

kabullenmek lazım bence durumu.

düzenleme: basketbolda başarılı olanların boyu uzun diye basketbol oynacak olanların boyunun uzayacağı yanılgısı yaygındır. bilim çevresinde bunlara hevristik denmektedir.

16 yaşında ve erkek. Boy uzasın diye yüzmeye göndermek ashadfs. Doğduğu gün boyunun ne kadar olacağı zaten belliydi. Beslenme ve spor aktivitelerinin etkisi minimal. Bırakın takılsın çocuk istediği gibi. Lisedeyken sınıfın en kısasıydım. Şimdi lise arkadaşlarımın çoğundan uzunum. Boşuna efor sarf etmenize gerek yok. Olursa olur. Basketbol falan diyen de çıkar şimdi. Millt boyu uzun diye basket oynuyor, basket oynadıkları için uzun değiller.

Öncelikle çocuk doktoru nasıl gidin o ölçümleri yapacak ve gerçekten kısa ise sizi endokrinoloji ye gönderecek.ihmal etmeyin eğer erken puberte gibi bir durum söz konusu ise erken teşhis ve tedavi çocuğun geleceğini kurtarır.

Balık yağı hapları vardi sanirim. Doktora gidin bence.

Liseye başlarken boyum 1,52 idi. (13 yaş)
Lise bittiğinde 1,80 (16 yaş)
Şu anda 1,84 (30 yaş)

Fikir verebilir.

Çok mu kısa ki? Boy uzaması büyük oranda genetik tabii ama bundan bağımsız olarak yine de yüzmeye yazdırın derim.
Yüzmenin omurgaya etkisi çok fazla, hem omurgayı uzatıyor hem güçlendiriyor. Uzamasa bile fit ve sağlıklı bir vücudu olur, postürü iyi olur.

Benim eşimin ailesinde uzun boylu insan yok mesela, anne-baba tarafındaki erkekler de hep kısa. Ama eşimin boyu bayağı uzun. Küçüklükten beri yüzüyor ve sırtında kocaman ve derin uzama çatlakları var. Bu ani uzamanın nedeni muhtemelen yüzmeydi diye düşünüyorum. Yani boy uzunluğu genetik ok ama yine de sporun hiç etkisi yok diyemeyiz.

Çocuk doktoruna gidin.
Ben bir yerde uykunun en önemli faktör olduğunu okumuştum. Maksimum 1.70 olacak diyelim. Ama yanlış vakitlerde az uyursa 1,67 olarak kalır, diyordu.

basketbolun etkisi minimalse bu halterciler neden kısa arkadaş? doktorun kendisi burada spor etkili diyor.

www.uzmantv.com

erkekse basketbol. hemen etkı eder.

Hemen bir adet barfiks barı edinin ve iki kapı arasına sabitleyin. Gidip gelip asılsın, çekebiliyorsa barfiks çeksin. Kesinlikle etkildir.

@want2die, ağırlık kaldırma, halter gibi sporlar büyüme bölgelerine baskı yapar ve uzamayı yavaşlatır diyor doktor.

yahu basketboldur, barfikstir bunların etkisi yok denecek kadar azdır.
hiçbiri boy uzatmaya yardımcı olmaz.

kafaya çok takıyorsa bir doktora götürün ondan destek alın.

kalbim kırık

sevgilim yok.

çalışmaca

Sabah Dream Theater konseri açıklandı. salı gününe geliyor. gidemem... üzülüyorum...

Ekip arkadaşım izinde, onun işleri bana kalacak derken tatil gibi bir hafta geçirdim.

Hafta sonu da geldiği için daha da iyiyim, sincap gibi kuruyemiş yiyorum şu an ^^

sigara yakıcam bi sonra f1 haberlerine bakmaya devam

Super bir gün, 20günlük tatilin başlangıcı :)))

migrenle 4. gün. 3 gün üst üste migren ilacı aldığım için şu an ilaçta içemiyorum. kalabalık bir fil sürüsü grup seks yapıyor kafamın içinde. onlar poziyon değiştirdikçe çıldırıyorum.

sıcak...

iim cok sukur canım sen nasılsın

iyiler iyi

negatif.

www.youtube.com

Hastayım yürüyemiyorum tatilim yatarak geçti, bayram boyunca hatta sonrasında bile yatabilirim yani kötüyüm.

küçüktüm. bir anda uyandırdı koşmaya başladık. 6. kattayız. Her yerdenbaırıyorlar inin aşağı diye. elektrik de kesildi galiba ilk 30 saniyede, tam hatırlamıyorum.

BUnda uykuluydum o kadar hafızalarımda değil ama eylüldeki fenaydı ya da ekimdi galiba. Ya da her ikisinde de oldu. DOlaptan şangır şangır sesler geliyordu. Gittik dedim. Bİr şey olmadı.

evin vitrininde bardakların kırıldığını hatırlıyorum. apartmanca aşağı inmiştik. bir süre sokakta yatmıştık, ananemlere gitmiştik sonra. ertesi sabah odama girmeye korkmuştum, sanki tekrar deprem olacakmış gibi gelmişti bana. 6 yaşındaydım o zamanlar.

Ben unutmuştum.hatta dun gece 12 de instagramdan biri paylaşmış ilk anlamadım sonra jeton düştü

depremi böyle bi felaketle öğrenmek büyük bi travmaydı. deprem sırasında kabus mu gerçek mi gerçekse ne diye düşünüp durmuştum. hareket etmek bile gelmedi aklıma.

Asla unutmadım, konusu geçince anlatırken halâ ürperirim. 8. Katta asla tarif edemeyeceğim bir sallantıyla annem babam ben birbirimize sarıldık ve sadece dua ettik. Deprem durduğunda hissettiğim korktuğum tek şuydu, "galiba sadece bizim binamız yıkılmadı." Öyle bir şiddetli ve yönsüz, her yönlü bir sallantıydı. Allahım bir daha yaşatmasın.

depremi yaşamadım tee Konyada bozkırın ortasında köydeydim
ama uyanıktım
elektrik gitti.
gitmeyen bir şey değil, hep gider bizim oralarda, koca trafoyu bile çalıp götürmüşlüğü olduğu için insanların gitti mi gelmez.
yattık uyuduk zaten serili olan yün yer yataklarımıza, hiçbir şeyden haberimiz yok.
sabah annem uyandırdı, "istanbulda deprem olmuş"
bi kalktım. bütün köyün ağzı yüzü uçuklamıştı. herkes iptal, herkes ruh.
herkesin istanbulda ya hastası var, ya çocuğu okulda, ya memur, ya asker. kimsen olmasa bile ülke ölmüş zaten ruha dönüyorsun.
cep telefonu köyde 1 tane var, dayımda. çalışmıyor çünkü baz istasyonu bilmem kaç km ötede. zaten ilçenin bile elektirği gitmiş gelememiş. normal telefon yok veya çalışmıyor. interneti henüz bilmiyoruz. zaten internetle çalışan bir şeyimiz yok.
sadece 55 ekran TV'ler var, çalışan. akşama kadar yıkıntı gösteriyor, ölü sayıyor, herkes ağlıyor. ağlaya ağlaya tulumba basıp su çekiyoruz ağlaya ağlaya hayvan sağıyoruz, dua ediyoruz. birileri yola çıkıyor kocaeline gidiyor çünkü başka türlü haber alınamıyor. ameliyat olmuş kuzenim cerrahpaşadan başka kentteki bir diğer kardeşini arıyor o bize haber getiriyor hayatta diye, bayram ediyoruz. bu insanlar 9ar 10ar kardeş, herkes birbirine ulaşana kadar gün bitiyor, gece bitiyor, ama saatler geçmiyor.
adapazarında, kocaelinde yahut istanbulda kimseye bir şey olmadı- bizim tanıdığımız. ama öyle gün Allah bir daha göstermesin.

@Cursed Chico
kasımdı.12 kasım 99 düzce depremi
iyi hatırlıyorum 13 kasım doğumgünüm benim
yurttan evci izniyle eve gelmiştim.
yazık yurttaki kızlar mahvolmuşlar. çok arkdaş vardı bolulu, sakaryalı filan. o deprem de başka bir trajediydi.

Hiç unutmadım. 11 yaşındaydım. Yıllarca her 17 Ağustos 03:02'yi bekleyip o dakikada mum yaktım.

Orada değildim. Orada olan hiçbir tanıdığım, yakınım da yoktu. Yaklaşık 500 km mesafe bir yerdeydik ama bulunduğumuz yer mesafeye rağmen deli gibi sallanmıştı. Yakınımızda bir park vardı, oraya inmiştik. Salıncaklar dakikalarca durmadı.

Yaz tatiliydi. Evdeydim. Günlerce televizyonda o manzaraları izledim. Sanırım ilk kez o zaman "Çok acı var" demiştim. çocuk aklımla. Jeneratörleri susturup "Sesimi duyan var mı?" diye bir umut bağıran akut, birbirini bulamayan aile fertleri, organ mafyası, toplu mezarlar, birkaç günden sonra açılmadan kireçlenen enkazlar...

İstanbul'da benzer şiddette bir deprem olursa bu ülkede çok uzun yıllar bir daha hiçbir sey eskisi gibi olamayacak.

merkezinde yaşadım. sorun varsa sor

anne tarafı adapazarı'nda yaşıyor, annemle oradaydık depremde. hatırladığım şeylerden birisi anneannemin beş yaşındaki beni bile almadan direkt kendini dışarı atması eheh, bir de çevredeki apartmanların nerdeyse hepsinin yerle bir olması.

travmatik bir etkisi olmadı bende. anma günlerinde falan aklıma geliyor bir tek. deprem olduğunda evden çıkma gereği bile duymuyorum hatta.

@bana her yer cehennem, o geceyi yaşayanların, o geceyle ilgili hatıralarını öğrenmek istedim. ve 18. yıl dönümünde o günü hatırladılar mı, neler düşünüyorlar...

üniversitedeydim. 3 arkadaş evdeydik. istanbul, mecidiyeköy'deyiz. uyanıktım. mutfakta atıştırmalık bir şeyler hazırlamaya çalışırken yakalandım. salona koştum. bir anda "ne yapıyorduk böyle bir durumda" diye afalladım. kapı pervazının altında hafif eğilmiş beklerken, kaç kaç yıkılıyor" diye gelen arkadaşın peşine takıldım, yalın ayak dışarı attık kendimizi. üst katta oturan arkadaşı, sarsıntı bitince eve girip uyandırdık falan.

sonraki bir hafta boyunca mum yakarak uyudum. saçma aslında, devrilse yangın çıkar falan.

sürekli bir sallantı hissi. aklıma geldiğinde de sallanıyormuş gibi hissediyorum halâ.

demirel'in (cumhurbaşkanı mıydı o zaman?) hafızalarıma kazınan sözü: "Allah beterinden ve tekrarından saklasın.

6 yaşındaydım. İzmitliyim. Merkez üssünün tam karşısı. 18 yıl oldu. Biz unutmadık ama devlet çoktan unuttu.

muhtemelen bi 15-20 saniye daha yatağımdan kalkmasam ölecektim, deprem sabahında odaya girdiklerinde benim yatağımın üzerinde büyük bir duvar parçası varmış.

deprem benim ve etrafımdakilerin hayatını tamamen değiştirdi; göçük altında kalanlar, psikolojik açıdan etkilenenler ayrı; çadırkentlerde, derme çatma evlerde, prefabrik yapılarda sürünenler ayrı. kişiliğimin oluştuğu tüm o yılları, yaşadığım çevreyi etkileyen, sürekli okul ve arkadaş çevresi değiştirmek zorunda olmamın, belki de kendini herhangi bir yere ait hissetmiyor olmamın yegane sebebi.

yine de duygusal yaklaşmıyorum deprem mevzusuna, çok doğal ve beklenen bir şey. unutmamak tekrardan aynı sıkıntılar yaşanmasın diye önemli ama ders çıkarılmış değil ne yazık ki.

Pendik'te yaşıyorduk o sıralar, pendikte mi çok hissedilmedi benim mi uykum ağırdı bilmiyorum ama ben uyanmasını depreme. Annemler uyandırdı aşağı indik. Araba dobloya benzer bir arabaydı reno express miydi neydi onda uyudulk birkaç gece.

Ben zihinsel olarak kolay atlattım o günleri fakat kuzenim Gölcük'teydi sağ çıktı depremden ama baya bir süre psikiyatra gitti. Genel olarak zor günlerdi bizim için fakat daha zorlarını yaşadı o bölgeye yakın olanlar. Hala da yaşıyorlardır tahminimce. Allah yardımcıları olsun

ankara'ya yeni taşınmıştık. elektrikler kesilmişti. istanbul'da büyük deprem olduğu haber falan duyulunca, sabah kıyametin geleceğini düşünmüştüm.

o geceyi aklı erecek yaşta olduğu halde yaşayıp unutabilecek biri olduğunu sanmıyorum. 15 yaşındaydım. ne o kimseden haber alamadan korku içinde dışarda oturup çaresizce beklenen dakikalar, ne o gökyüzündeki yıldızların bolluğu, ne de sabaha karşı açılan televizyondaki enkaz görüntüleri. hiçbirini unutamam.

Adapazarındaydım deprem sırasında. Hava aydınlandığında gördüğüm manzarayı, ceset kokusunu, arkadaşlık yaptığım çocukların binalarının yıkıldığını falan hiç unutmuyorum. Ölene kadar unutmayacağım. Bizim bina sapasağlam duruyordu ama keşke herkesin sapasağlam dursaydı.

Ben bina sallanırken rüya görüyorum sanıp, kafamı yastığın altına sokup geçmesini beklemiştim. Sonra sirenler çaldı, üst komşu sabiha teyze indi ve ''savaş çıktı'' dedi. Deprem olduğunu sonradan öğrendim. Çok ses duymuştum abartmıyorum 1-2 sene kamyon seslerinden, yüksek ses çıkartan motorlardan falan korkar olmuştum.

şu hayatta sadece depremden çok korkuyorum. Bazen ekşi'de bilmemne tarihli istanbul depremi başlıkları açılınca o gece uyuyamıyorum. Kafama çok takıyorum depremi.

Show tvde man with a gun diye bi film henüz bitmişti. Başroldeki aktris Jennifer tilly ve onun geniş balkonlarını düşünerek mutlu mesut uyumayı planlıyordum. Yaş 16, tabiatıyla.. Zıplatmaya başladığında hemen elektrik gitmedi. Kapı eşiğine kadar ilerleyebildim yarım dakikada, dört adım. Evdekiler uyanıp allahla pazarlığa girişmişti o sırada. Yakarışlar, besmeleler falan. Deprem durdu, millet sokağa iniyor, apartman yine sallanıyor, korku ve dehşet o biçim. Gözlüğümü bulamadım karanlıkta. İndim neyse. Millet göğe bakıyor. Yıldızlar parlak, anlam veremiyorlar. Deprem göğü nasıl parlattı diyen ilkel ve cahil mahalle halkına ışık kirliliğini anlatamıyorum. Gözlüğümü ertesi gün de bulamadığımdan o mükemmel gözlem koşullarını kaçırıyorum. Bilim her şeyi izah edemez, inanç ihtiyaçtır, insan yüce bir yaradana sığınmak ister bik bik diyen tiplerle arama mesafe koyup mantığa, deneye, hakemli bilimsel dergilere sarmamla sonuçlanıyor. Bugünkü benliğimi yaratan doğa olayı. Belki hayatımın en değerli 45 saniyesi.
O ana zina yaparken denk gelsem şimdi hacca gitmiş dönmüş de olabilirdim lakin.

yorekok'ta duymuştum ben ilk. şakalandın falan diyordu şaka kanallarıyla dalga geçmek için.

Trollendin olarak duydum bende youtubeda saçma bi akim

atilla atalay - sıdıka

Selçuk Demir mahalleden arkadaslar

Otostopçunun Galaksi Rehberi (mizah bu değil diyenle tartışırım)
Madde 22
Sıdıka +1 (Genel olarak Atilla Atalay) <3
Huysuz İhtiyar

Ferhan Şensoy - Oteller Kitabı

Şans eseri karşıma çıktı.

Otostopçunun Galaksi Rehberi + 1

en kaliteli demek iddialı olur ama iki tanesi aklımda, biri aslan asker şvayk; diğeri de ingiliz yolcular. yalnız ikincisinin mizah olup olmadığından emin olamadım. aklımda eğlenceli bir kitap olarak kalmış. 15 yıl olmuştur okuyalı.

otostopcu cok iyidir. mizah kitabi tanımı tartışmalı ama mizah anlayışını sevdiğim iki yazar var kurt vonnegut ve jonathan s. foer. turkiye de yazanlardan da murat menteş ve alper canıgüzü sayabilirim.

umut sarıkaya - benim de söyleyeceklerim var 1-2-3

Captainobvious +1

Otostop

umut sarıkaya + 1

Neil Gaiman Anansi Çocukları
Alper Canıgüz, Murat Menteş ve Sezgin Kaymaz'ın pek çok kitabı. (Sezgin Kaymaz'ın kitapları hem ağlatıp hem güldürüyor)
Bir de trajik bir konuyu anlatmasına rağmen Oblomov'un ilk sayfalarında havaalanında gülme krizine girmiştim.

aziz nesin zübük
cervantes don kişot
otostopçu nun galaksi rehberi

Otostopçunun Galaksi Rehberi iyi güzel ama aynı yazarın (Douglas Adams) Dirk Gently Serisi var Kutsal Dedektiflik Bürosu ve Ruhun Uzun Karanlık Çay Saati diye 2 kitaptan oluşuyor.
Bunların mizah dozu daha yüksek.

Woody Allen - Tüysüz.
Abraham Kischon- Başbakanı Kim Öptü.

Catcher in the rye

Afif Yesari - Hengame, Şalter, Kontak (üçü de ayrı kitap)

en kalitelisi üzerine bir fikir beyan edemiycem çünkü pek fazla mizah kitabı okuduğum söylenemez. ama bir tanesi var ki her cümlesiyle beni kahkahalara sevk ediyor

uykusuzdan da bilirsiniz,

fırat budacı - kendimi durduracak değilim

Ön dislerimin diplerinde siyahliklar olustu.Baya nahos göruntü.Suni bir ihtiyacı gectik biraz.

Dış tasi temizlemek elzemdir. Muhakkak temizlet. Öyle acıyan bi işlem değil korkulacak bisi degil

benim diş doktorum 6 ayda bir temizletmen gerek demişti. diş etlerimin çekilmesine sebep oluyormuş. tabi bu kişisel, belki herkes için durum değişiyordur.

ben normal diş sağlığı merkezinde temizlettim acısız bir işlemdi.15-20 dakika sürdü.

ben de 1 ay kadar önce yaptırmıştım. zaten işlem öncesinde fısfısla uyuşturuyor doktor. acı falan yok ama dişle alakalı her işlem gibi bu da sevimsiz sadece.

normal temizlik için fısfıs yetiyor, derin temizlik yapılacaksa acı vereceği için uyuşturuyorlar isteğe göre.

İlk defa temizletiyor olduğunu belirt doktor ona göre davranır. Birde diş taşı temizliğini rutine bindir bence. Ben 6 ayda bir gidiyorum evet uzun vadede diş minesine zarar verebilir ama orada biriken bakterilerin verdiği zarar kadar değil.ayrıca diş taşı ağız kokusunun başlıca sebebi. Yine olacak ne gerek var kafasına girme aman diyim.

periodontoloğum, diş eti uzmanıyım.

her gün bu işi yapıyorum, bir hastaya gerektiğinde bir çok kez yapıyorum. çok iyi bir diş hekimine yaptırmanıza gerek yok. işini iyi yapan birinin olması önemli. dişlerinizde hassasiyet yoksa acı veren bir işlem değil.

diş taşı temizliğinin mineye zararı yok denecek kadar azdır. diş fırçalamayla neredeyse eşit derecede. mikron düzeyinde diş aşınır, bu bir insan gözünün değerlendirebileceği düzeyde değildir. diş taşı temizliğinin gerektiğinde yapılmaması daha büyük sorunlara yol açar.

geçmiş olsun.

Hassasiyet varsa kötü. Benim gözleirmden yaş gelmişti. Anestezi spreyiyle masaj yaptı hekim bi derece geçti ama iyi bi şey değil ya mineye zarar veriyo.

ben de gecen sene ilk defa yaptırmıştım, çok acı veren bir işlem değil ama aciyor la işte. Sonuçta diş eti ile temas eden kısımlarda oluyor bu tartar denen pislik, diş etiyle temas kaçınılmaz yani

Benim hiç acımamıştı, demek ki hassasiyet varsa acıyor. Ne rahtlamıştım ama temizlettiğimde. Pırıl pırıl olmuştu.

havuzla pazunun ne alakası var anlayamadım. 2 yıldır yüzüyorum.

Kulac atiyorsun ya hacı. Mesela.yuzdum biraz kollarm biras ağrıdı

yok havuz etki etmez. omuzların filan genişleyebilir ama pazu filan cıx. dambıl kaldırman lazım pazu için.

şöyle

www.youtube.com

yüzme kasları uzatır kola pek etkisi yok yüzmenin ama gögüs ve kanat ı çok iyi geliştirir..
sadece kol ise body.

yüzme değil biceps triceps göğüs çalış ama beslenmeyi de değiştirmen lazım. zayıf kola kas yapsan amele gibi durur.

sen o işlere hiç yanaşma en iyisi kardeşim, kolları güçlendirmek için yüzme mi body mi diye soruyorsan.

aktif spor yapman gerekiyor. spor salonuna yazılmakla başlayabilirsin evde de olur ama iraden iyi olmalı.

180 boyda 74 kilo bir insanın pazuları ve kolları bir çok kadından nasıl zayıf oluyor onu tam anlamış değilim. kollara aminoasit gitmiyor galiba :))

kafana cok takılan kısım kollar ise eve bir bar taktırıp barfiks ve şınav yapsan yeterli gelir. iyi beslenme ve düzenli barfik bicepsini uçurur ama nizami barfik çekmeyeceksin ön koldan çekiceksin.

havuzun konuyla hiçbir alakası yok. body + beslenme.

öncelikli olarak kol kası istiyorsan da biceps ve triceps ağırlıklı tüm vücut programıyla başlayabilirsin.

Bitmapin yanında vectorel bir programida bilmen gerekir

Lynda dan öğrenebilirsiniz

art directorluk oyle lyndayla kurslarla olabilen k bisi degil. metin yazariymissin dedign gecnisin yok kalkip art direktor olup yurtdisina cikicam diyosun. hic sansin yok.

Art Director'den kasıt grafik tasarımcı olmak ise.
1- Photoshop, illustrator, indesign, sketch
2- youtube'da bile ciddiyetle kaydedilmiş fazlaca ders var.
3- 1. sorunun cevabı
4- Türkiye'de yok, yurt dışındakiler daha efektif görünüyor, mezunları incele ve soru sor.

İşin aslı ise "Art Director" dediğimiz kişi makina başına oturup program kullanmaz, modacı gibi düşünebilirsin. Gelen brief doğrultusunda fikri ekrana yansıtır. Özet olarak bence "Trend Setter" olmalıdır.

Sektörde ise "Art Director" grafik tasarım ekibinin şefi gibi görev yapar, genel olarak ilk taslak çalışmalar ondan çıkar, işin ilerleyen uygulama boyutları grafikerlere yönlendirilir.

nickini paylaşırdım.

150 tl kargo bedeli çıktıysa ödemek istememiştir o kadar parası yoktur ama yaptığı doğru etik değil tabi ki. Sen sonuna kadar haklısın bu anlattıkların doğrultusunda.

Dinazor nasıl bişey fotoğraf gönder şubeden ben teslim alayım ödemeyi yapıp

Kaç lira tutmuş ki kargo? Bir de UPS filan istemiş.

Duyuruda cok cins insan var ne yazikki

Sağlam bir küfrederdim ve yaptığın gibi nickini ifşa ederdim

ravensburger

Clementini

educa ile başlayıp seçenekleri tüketince ravensburger, clementini, anatolia, gold, iki kedi minyatürleri hatta a101 den aldığım puzzle ları bile yaptım, zaten belli bir tecrübeden sonra marka fark etmiyor keyifle hepsi yapılabiliyor. kalite açısından fark vardır tabi ama çok da önemli bir fark değil. hatta educa dan sonra diğerlerinin parçaları farklı olduğu için daha keyifli oluyor. farklıdan kastettiğim educa da iki tür parça var ince uzun ve kısa tombik, bazı markalarda 5-6 farklı şekillerde parçalar var.

alkol sağlık
işkembe çorbası kokusu kötü
domuz haram + kokusu iğrenç
şalgam hiç sevemedim
yengeç ıstakoz kalamar karides vb deniz ürünleri görüntüleri iğrenç.

enteresan anketmiş, işte cevaplarım!

ekmek: gerek yok.
pilav: gerek yok.
küp şeker: gerek yok.
tatlı/gazlı içecekler: gerek yok.
piliç/balık köfte salam jambon vb: daha sağlıksız bir alternatif olarak aklıma ayakkabı yalamak filan geliyor, dolayısıyla hayır dostum.
kuşüzümlü yemek: bunu icat edenler kafayı yemiş bence, tiksiniyorum.
pirinçli sebze yemeği: tiksiniyorum.
çok pişmiş herhangi bir yemek: kusucam.

şeker ve şekerli tüm ambalajlı gıdalar - sağlıksız
mısır - gdo suzu yok
kola - sağlıksız
meyve suyu, soğuk çay, meşrubatların alayı - şekerli ya da tatlandırıcılı

bamya, pırasa, ıspanak(bu son ikisini börekte araya kaynatıp yediriyo annem ama normalde yemem), lahana, taze fasulye, karnabahar ve aklıma gelmeyen daha birçok sebze ve otu (cibez, şevketibostan, ebegümeci vs. ne kadar gereksiz ege otu varsa) yemiyorum çünkü sevmem tatlarını iğrenç geliyo bana.

karpuz/kavun yemem. en son 4 5 yaşında annemin hadi bi dene falan demesiyle yemişimdir herhalde, ki o zaman yediğimde de damağımda böyle pütürlü his bırakmıştı alerjim bile olabilir hiç bilmediğim. yememe nedenim de karpuzun beni aşırı irite etmesi. böyle yapış yapış sulu şekerli olması falan insanların yerken ağzının burnunun karpuz olması aşırı tiksindiriyo beni, kavunu da tadını sevmediğim için yemiyorum.

kola çok çok nadir tüketirim hani dışarda topluca yemek yenirken bazen kola söylemek avantajlı olur başka içecekte kampanya olmaz falan o zaman içerim yoksa içmem.

kesin başka bi şeyler de vardır da aklıma gelmedi, çok yemek seçen biriyim. ha mesela kokoreç ve ciğer dışında sakatat yemem, bu kemik iliğini falan emiyolar bazen ondan tiksinirim. kelle paça da yemem gerçi o sakatat mı değil mi tam bilmiyorum bile.

taze biber; tadı saman gibi hoşuma gitmiyor.
geri kalan ne varsa kabulüm.

Kola/gazlı içecekler/meyve suları/ice tea vs - şeker/sağlık
bitter çikolata harici çikolata - şeker/sağlık
şekerleme/bisküvi vs - şeker/sağlık

garip dokulu şeyler (chia pudding, noktalı vs şeyler) - trypophobia

meyve+ yemek karışımı şeyler (kuru erikli et falan) - çünkü deli değilim

jelibon, marshmallow vb. tiksindiriyor kıvamı yüzünden, zaten sağlıksız.
Gazlı-gazsız şekerli-tatlandırıcılı içecekleri tüketmem, ekstra şekere hiçbirimizin ihtiyacı yok. Sade soda varsa içerim.
Ketçap mayonez vb. yemem, yağlı ve çok kimyasal. Ama acı sostan vazgeçemiyorum.
Naneli-meyveli-kahveli vs. şekerleri almam, ikram edilse yemem.
Yağlı etleri yemem, yağsızını da pek yediğim söylenemez. Deri görürsem kusarım. Sakatat yazarken ellerim titriyor, ağzıma sürmem.
Sigara-alkol kullanmam, zararını açıklamama gerek yok.

ayda veya 2 ayda 1 cips yerim, sağlıksız ama bazen çekiyor canım.
Genel olarak ambalajlı gıda tüketmemeye çalışıyorum.

Evde liyakat kalmamis'ten alıyorum:

ekmek: gerek yok.
pilav: gerek yok.
küp şeker: gerek yok.
tatlı/gazlı içecekler: gerek yok.
piliç/balık köfte salam jambon vb: daha sağlıksız bir alternatif olarak aklıma ayakkabı yalamak filan geliyor, dolayısıyla hayır dostum.

Bunlara ek olarak patates.

Her türlü abur cubur (zor oldu ama başardım, tüketmiyorum uzun süredir) - sağlık
Her türlü sakatat - tiksinmek
Tavuk but ve kanat - tiksinmek
Kırmızı etin yağ dokuları - tiksinmek
Tüm biber çeşitleri - tiksinmek

şu duyuruya bakınca kimsenin yediği ortak bişey yok
bi gün zirve olursa sadece çekirdek çitlenebilecek

insanların sağlıksız diye yemedikleri her şeyi yiyorum görünüşe göre ilk ben öleceğim.

ilk cevabıma ek olarak haşlanmış yumurta ve kaymak da yemiyorum alerji yapıyor.

@basond kimse makarna dememiş, bence makarna yenilebilir ^^

ekleme yapıyorum: süt, gaz yapıyo :D

ciğer. kokusu, tadı, çiğnerken ağzımda yarattığı his... her şeyiyle korkunç.

çocukken yiyip kusmuştum. Bir daha da yemedim, ölsem de yemem. bulunduğu masadan da alelacele karnımı doyurup kalkarım.

not: edirne tava ciğeri çok daha başka bir şey, onu yiyebilmiştim (edirne'de). ama üç beş taneden sonra tadı normal ciğere dönmüştü benim için.

Etik nedenlerle hiçbir hayvansal gıdayı tüketmiyorum. Bamya ve pırasa yemem için açlıktan ölüyor olmam lazım. Tatları berbat. Bunlar dışında asla yemem veya içmem diyebileceğim bir şey yok.

sağlık kaygısıyla glisemik indeksi yüksek çoğu şeyden ve hazır/rafine gıdalardan uzak duruyorum. zaten belli bir süre sonra gerçekten tatları berbat geliyor.
bakla dışında istisnasız tüm sebzeleri yerim.

her türlü meyve - içlerinde tahta (çekirdek) var diye yemiyorum. yediğim görülmemiştir.
zehtin - aynı şekilde çekirdekli olduğundan dolayı
enginar - te allam... yenicek şey değil kuran çarpsın.
beyin - zerre haz etmem. hatta kelle paça'nın içinde varsa içmem, söverim.
biber - acı eşiğim (yiyecek anlamında) çok düşük olduğu için tüketmiyorum.
dondurma - hem sağlık açısından hem de mevsim gözetmeksizin boğazlarımı anında şişirdiği için.
cips - bilmiyorum. çekici gelmiyor.
dalak - sebebi yok

benden bu kadar. bu liste dışında ne gelse yerim.

Kola- şeker
Çikolata ve türevleri- şeker
Her türlü ekmek- boş kalori neden tüketeyim
Pilav- kan şekerini hızlı yükseltiyor, besleyici değil
Makarna- aynı
Cips- midem kaldırmıyor sade bile olsa
Tuz- domates hariç her türlü gıdanın tadını bozduğunu düşünüyorum
Sakatat- kokusu hoşuma gitmiyor yemeyi düşüneniyorum
Sebzelerden sadece kereviz yemem kokusuna alışamadım bir türlü
Meyvelerden de muz ve çilek yiyebiliyorum diğerleri lezzetsiz geliyor

Kola: 15 yıldır içmiyorum.
Diğer asitli ve asitsiz olmak üzere hazır içecekler: çok mecbur kalırsam ayda yılda bir bardak onun haricinde içmem. Sağlık için.
Ekmek: Diyet için bıraktım yıllardır yemiyorum.
Bamya: İğreniyorum.
Meyve kremalı tatlılar: iğreniyorum.

karpuz alerji
ananas alerji
salam sucuk sosis sağlık
sakatat sağlık/tiksinmek
ekmek ihtiyaç duymuyorum

Sebze, et, balik, meyve ve bazi kuruyemisler disinda hicbir sey yemiyorum. Resmen pastaya, çöreğe hasret kaldim. Yillardir boyle. Sporcu gibi antrenman yapiyorum, oyle besleniyorum (._.)

Çay: Nefret ediyorum.
Mayonez: Sevmem.
Sakatat: Hepsi iğrenç, kokusuna dahi dayanamam.
Bezelye: Bunun da kokusuna bile tahammülüm yok. Bi yemeğin içinde olduğunda (misal tas kebabı falan) o yemeği yemem.
Acı: Yiyemiyorum, direncim yok. Ayrıca manasız geliyor acılı yemek.
Pişmiş havuç ve biber: Sevmiyorum.
Menemen: Kusmuğa benziyor.
Gazlı içecek, meşrubat: Ayda yılda bir canım çekerse içerim. Onun dışında aramam,sevmiyorum.
Tatlı, dondurma, çikolata vs.: Bunlar da ayda yılda bir canımın nadiren sapıtıp çektiği şeyler. Tatlıyı sevmiyorum genel olarak.
Sütlaç, muhallebi: Bunlar da tatlı başlığı altında aslında ama artı bir parantez açmak istiyorum. İkisi de bebek kusmuğuna benziyor. Annem de anasını satayım evde en çok bundan yapardı ve sürekli ye diye zorlardı. Resmen bebeklikten şu güne kadar travmam oldu sütlaç. Ağzıma sürmem.
Reçel, bal, pekmez, nutella vs.: Sevmiyorum.
Kaşar: Peynire hakaret resmen, ağzıma sürmem.
Siyah etli balıklar: Tatları acı geliyor.
Bamya: Sümük gibi, tüylü tüylü bi de.
Kayısı ve şeftali: Tüylü deyince aklıma geldi. Bu iki meyveyi çok sevmeme rağmen tüylerinden dolayı yiyemiyorum. Bir nevi tik gibi. Soyan olursa yerim ama.

bamya yemem sümüklü pisnik şey.

Haslanmis yumurta - tiksiniyorum. Daha dogrusu yumurtanin sarisi katilasti mi tiksiniyorum.

Nutella - millet bayiliyo da bence cok gereksiz

kola, gazoz.vs - sağlık
şeker - sağlık
pişmiş yeşillikler - sebze bence pişmemeli zeytinyağlı meze falan gömerim.

Ciğer işkembe kelle ve diğer sakatatlar

Mantar bunlar damak tadima uymuo

Eskiden bikaç kere dilli Kaşarlı sandwich yerdim dile benzedigi için dil dediklerini saniodum hani dil peyniri gibi meğersem hayvanın diliylmış boggg

Tavuk yemiyor alerjim var

Millet kola asitli içecek yazmış ben hergün 1 lt en assağı tuketirdim urologum kesin içme dedi onu hayatımdan çıkardım şekeri de tuketiorm ve sekerli içecekleri de

Biber, bamya, bakla, pırasa => Küçüklüğümden beri tadını sevemedim bunların, yemiyorum. Diğer her sebzeyi, bakliyatı yerim.
İşkembe, kelle, paça, vb => Görüntüsü, kokusu güzel gelmiyor.
Meyve suyu => Eskiden günde 1-1,5 litre içtiğim oluyordu, şimdi bıraktım. Arada limonata yapar, bir bardak içerim. Kola ve fantayı da çok içiyordum eskiden, artık arada sırada içiyorum. Dolapta devamlı açık meyve suyu, ice tea, kola, fanta ve gazozun olduğu bir dönemden geçtik, sonra ailecek azalttık, dediğim gibi meyve suyunu hiç içmiyorum örneğin :)

pırasa leşşşşşşş kokuyor.
tavuk antibiyotik.
midye civa yuvası.

Kokoreç disinda sakatat yemem. Onu da cok nadir. Sanırım bamya pırasa, sakatat ve koyun eti/sütü/peyniri disinda yemedigim icmedigim sey yok.

Ben yemek seçmem her şeyi yerim. Sakatat demişler ama ciger, kokorec bunlar nefis bence. Patates salatasini pek sevmem ama sicak cayla ekmek arasi yapinca severim.

kola, gazoz : şeker ve asit sonuçta
alkol : sevmiyorum + sağlıksız
kırmızı et ve türevleri : denedim olmuyor
balık : kırmızı etle aynı sebep

Yeşil biber ve kavrulmamış sarımsak midemi bozuyor.
Meyve parçaçıklı yoğurt/dondurma gibi şeyleri yiyemiyorum ağzımda büyüyor kusmak istiyorum.
Bamya karnabahar brokoli mecbur değilsem yemem.
Patlıcanı sadece közlenmişse yiyebilirim hatta taparım.
Annemin yaptığı yemekleri de genellikle yemem kendi yemeğimi kendim yaparım.
Alerjim olan gıda yok/bilmiyorum.

Bunların dışında diyette olduğum için yasaklar şöyle;
Kızartmalar
Et suları
Katı yağlar
Hazır gıdalar
Abur cubur
Hamur işleri
Gazlı içecekler
Kutu meyve suları
Hazır çorbalar
Salamura gıdalar
Turşu
Sakatatlar ve şarküteri ürünleri
Yağlı ve kremalı gıdalar, mayonez vs.
Fazla alkol, tuz, kafein.

Ekmek makarna meyve her zaman değil, ölçülü şekilde.
Ömür boyu böyle besleneceğim, arz ederim.

sağlık :kola, ice tea, hazır meyve suyu filan içmem, hazır gıda sınırlıdır.ketçap hiç kullanmam. mayonez bazen.
pizza, sosis, salam tüketmiyorum, midye de korkumdan yemiyorum.
çaya kahveye şeker atmam, bisküvi, çikolata cips filan çok sınırlı, hindistan cevizi krokan ve sarı lebelebiyi sevmiyorum fark ettiysem yemem. krem şantiden çok hazzetmem. ekmeği normal ekmek olarak yemem ama simit, börek, pide filan yiyorum.
genel olarak dışarıda yediğim şeyler tuzlu geliyor -evde yemeğe tuz atmadığım için-
ama "aaay asla yemem, ağzıma sürmem"lik hiç bir şey yok, açsam yerim :)

Tavuk. Degil tüketmek, yanına bile yaklasmam. Sebebi ise feci sekilde tiksinmem. Son 2 yildir boyle. Tadi, goruntusu ve en onemlisi o lanet kokusu beni igrendiriyor. En cok igrendigim kismi da but. Zaten asiri sagliksiz bir sey.

Salam. Bunu da igrenc buluyorum ama tavuk kadar igrenc degil.

Domuz. Kokusu hayata kusturdu beni.

Yengec ıstakoz vs. Goruntuleri igrendiriyor. Tadi istedigi kadar guzel, o goruntudeki bir seyi yemem.

Bezelye. Nefret ederim. Issiz bir adada sadece bezelye ile kalsam ve acliktan olecek duruma gelsem yemeden once yine de bir dusunurum "ulan acaba yemesem acliktan olsem mi?" diye.

McDonald's, burger King vs menuleri. Hepsi midemi bulandiriyor

Palamut baligi. Lezzetsiz ve agir geliyor.

Turk kahvesi. Sevemedim gitti. Aslinda hemen hemen hicbir kahve turunu sevmiyorum.

Salcali bulgur pilavi. Sade (salcasiz ve sari renkte olan hali) bukgur pilavini yerim ama salcalidan nefret ederim.

Pirasa yemegi. Sevmiyorum

Enginar. Sevmiyorum.

Elma. Hayatimjn hicbir döneminde sevmedim. Eksi elmayi yiyebilirim ama o da midemi yakiyor, o yuzden hic elma yemiyorum.

Patlican. Kozlemesi haric hicbir formunu sevmiyorum patlicanin.

Bamya, taze fasulye, turlu vs. sulu yemeklerin hemen hemen hepsi. Cunku sevmiyorum.

Pogaca. O kadar agir ki kamyon yemis gibi tikaniyorum. Ayrica midemi yakiyor tabii ki.

Tarhana, brokoli corbasi, gulas corbasi ve iskembe-kelle paca haric tum corbalar.

Sut. Cunku sindiremiyor midem. Laktozsuz alio icebilirim ama gerek yok cunku aradigim bir sey degil sut. Farkında olmadan bol sutlu bir sey tuketirsem mide allak bullak oluyor.

Cikolata. Sevmem pek. Bayiyor beni cikolata. Hele yaz sıcağının ortasında cikolatali dondurma yiyorlar, allahim allahim..

Recel. Yiyemiyorum, asiri tatli geliyor.

Raki. Kokusunu da tadini da sevmiyorum.

Daha cok sey var da aklaima gelmiyor hepsi simdi. Aslinda bastan sadece yediklerimi yazsam cok daha kolay olacakti.

Kola, fanta, gazoz gibi şeyler
Neskafe (granül kahve yani)
Kelle paça işkembe
Pırasa (malesef sevemiyorum)

asitli içeceklerin hiçbiri, ice tea, meyve suları- sağlıksız ve onları tüketince inanılmaz rahatsız oluyorum. en son ne zaman içtim bilmem.

abur cubur vs asla

tavuk pek sevmem az tüketirim ya da tüketmem

Dörtten fazla bacağı olan cisimleri yemiyorum çünkü kültürel nedenler falan (kalamar istisna)

Koç yumurtası vb yemiyorum çünkü o ne birader öyle yaaa.. Beyin ve kelledeki göz falan da acaib hissettiriyor.

Çikolata-kakao ile karıştırılan meyveler, vişneli brovni mesela, portakallı çikolata, çikolatalı yaş pastadaki kiraz vs, icat edenin allah belasını versin, sindiremiyorum.

Sarı leblebi de zorluk seviyesi yüksek bir kuruyemiş. Yerken sıkılıyorum.

Domates agzima aldigim an direk kusma refleksi geliyor.
Kola, gazoz gibi gazli icecekler.
Kokorec yemem, sevmiyorum.
Maydonoz, tadini sevmiyorum, herhangi bir yemegin icinde maydonoz oldugu zaman adeta maydonozun aromasindan yemegin tadini alamiyorum.

ilacin varsa al git. hatta raporun varsa onunla git. gider gitmez ialci komutana teslim et ilk firsatta da raporu goster düzenli kullanmam lazım de. düzenli bir selilde kullanirsin hemen ya da hastaneye yollar seni. yeni rapor gormek ister.

peki askerlik öncesi muayenede bu sorunu belirteyim mi?
çünkü tecil ettirirken doldurduğum formda bunu belirrtim, oradaki görevli, bu çok önemli değilse yazma uğraştırır seni, demişti.

tecil muayenesimde muayenesinde tabiki şöyle. varsa raporu da göster.

Rdmeden nie çekiosn anlamadım ki.

Sole doktora

rdm den çekincem, hakkında iyi şeyler okumamış olmam. belki çoğu hurafe ama yer etti psikolojik olarak bende. çekinmeden söyleyim mi diyorsun???

sıkılcak vakit bulmak güzel olsa gerek. keyfini çıkar.

sunum hazırlıyorum

sigara almaya diye çıkıp on üç kilometre yol yapıp geri döndüm şimdi. öncesinde de puscifer'ın what is dvdsini izliyordum. az önce de uzandım, watchmen'in çizgi romanından aldığım üç ekran görüntüsüne bakıp iç geçirdim. şimdi de yarım bıraktığım bir mektubu tamamlamaya çalışacağım.

duruyorum.

eksi duyuru
iş için sunuma hazırlık
boktan bi film
klima

hepsi aynı anda

ben de çok sıkıldım. dertsiz halime kendi kendime bahane ile dert yaratıyorum işte. herşeyi dinlendirdim beynimi dinlendiremiyorum sadece. :)

takılıyorum evde tek başına. bir tv'ye, bir internete bakıyorum. bir yandan güzel haberler bekliyorum. gözüm telefonda.

hoffenheim-liverpool macini izliyorum. acik kanalda sampiyonlar ligi maci olunca cok mutlu oluyorum yaa.

laptop'u yanıma aldım, eurosport izliyorum. üç büyük tour'un son birkaç senesinden özetler veriyorlar.
şimdi kalkıp çay demleyeceğim.

hots oynuyorum, müzik dinliyorum, sohbet muhabbet.

Yutubda tinerci vidyosu izliyorum

Sakal trasi oldum, biraz hafif spor yaptim, yarin icin gomlek sectim az once vr birazdan banyoya girecegim.

youtubeden avurapa yakasını izliyorum

anamla balkonda mısır yiyip dedikodunun dibine vuruyoruz.

Seneye yapacağım tatilin uçak biletlerini alıyorum.

Yapacak çok şey ve az zamanım olduğunu düşünerek biraz daha zaman kaybediyorum.

bugün bana yürüyen hatunların listesini yaptım kura çekiyorum. yarın biriyle görüşücem

Keşke sıkılacak kadar boş vaktim olsa.

Bakso kapsul kullandim ama o donem is sebebiyle otelde kaliyordum.probiyotigi en hizli alabilecegin sey hatta hayatin boyunca kullansan cok mutlu olacagin sey ev yapimi yogurt. Ben suan gurbetteyim bir kahvalti salonunun sahibine rica ettim bir litre gunluk sut alip ev yogurdu yapiyor bana.her aksam.ugrayip bir tabak yiyorum.butun probiyotik ihtiyacimi karsiladigim gibi sikayetlerim de hizla azaldi.tursu ve dogal kefir de probiyotik kaynagi ama tursunun yan etkileri oluyor mide sorunu olanlarda.kefir de yogurttan daha zor ulasilan bisey.illa ilacsa bakso kapsul guzel.ama yogurt gibi olmaz.

ntbiotic

o haplar yerine ev yapımı tursu bilhassa lahana, kefir ve şalgam icebilirsin

ve keten tohumu

Probien uygundu fiyatı.
Ayrıca probiyotikli yoğurt activia var

Benim diyetisyenim nbl travel tavsiye etti. 2 günde bir 1 tableti şeker gibi ağzında eriyip bitene kadar emiyosun. Güzel. Bunun yanında kefir yoğurt activia yazdığı da oluyor tabii dönüşümlü olarak. Bir arkadaş activia'ya güvenme kutuda yazdığı kadar probiyotik yok onda demişti. Kaynağı nedir bilemiyorum. Kefir en iyisi bence de.

nbl probiotic gold

en basiti rengi beyaz, çabuk kirlenir. sürekli kir çıkarmakla uğraşırsınız.

Deri olması en büyük eksi. Çirkin ve rahatsız oluyor deri koltuklar. Artı ofis mobilyası gibi duruyor.
Ha bir de evde kedi varsa ya da ileride sahiplenmeyi düşünüyorsan derinin ağzına sıçıyor hepsi.

Çok büyük bence

ucuz ama hiç rahat ve kullanışlı durmuyor. ayrıca deri yani.

yanlislikla picasadan once ve sonra olarak yuklemisler :)

ama guzel degil. hem kirli gorunuyor hem de daha cok kirlenir

deri koltuk acik renkse ucuz gorunuyor. her zaman degil ama en azindan bu

Almayin bence kesinlikle. Hem cirkin, hem cok kaba, hem cok yer kapliyor iki kisilik bir koltuga gore, hem yazin terletir.

çok kötü görünüyor bu nee

Çirkin. Ofise bile gelmez bu koltuklar

koltukların satıldığı yerden yola çıkarak izmir'de yaşadığınızı vrsayıyorum. izmir, sıcak, nem ve deri koltuk? bir daha düşünmeyin bile bence.

tekli koltuk fiyatına koca seti veriyorsa uygun bence. rahat görünüyor ben beğendim. oturacak koltuğun yoksa alınabilir. ama bilemezsin tabi köpek mi işedi, evsiz mi uyudu. www.evidea.com buraya da bi bak.

göründüğü kadar rahat değil. izmir sıcak +1 ve evet temiz görünmüyor.
eriksatie gibi sıkıcı ve anlamsız bi ismi nick seçmen de enteresan.

çirkin kirli görünüyor ve gereksiz hantal, yer kaplar

deri koltuk alınmaz.

Yazin koltuk sıcak oluyor. Rahat bi koltukta degil

bu koltuk takımını neden alayım diye sorsan hiç cevap veremezdim, öyle düşün o kadar sıkıntılı bir koltuk. her konuda pişman olursun. temizlemeye çalışırken pişman olursun, saatler alır bu kadar pis bir koltuğu temizlemen. salona koyduğuna pişman olursun, çünkü gerçekten kocaman ve çok çirkin. oturduğuna pişman olursun çünkü deri. evde dip köşe temizlik yapamazsın çünkü hantal. alma.

Böyle az pufuduk falan duruyor ama konforsuzdur muhtemelen. Terletir, yapışırsın zaten kimisinin minder kısmı iz yapmış, yapacak.

iğrenç

düpedüz segz koltuğu bu.

filteria beni bir sen anladın :)

Valla edam
Blue danish tavsiye edebilirim ama az bilinen bi çeşit diil

misal ben keçi tulum peyniri çok seviyorum, yav beyaz peynir diyip geçiyorlar çok alınıyorum, üzülüyorum.

Emmentaler diye bir peynir var, hafif eski kaşarı andırıyor, tam şarap peyniri. TR'de denk gelmedim, Almanyadan dönerken almıştım.

Vegan peynirler var. Ayirt edebilirsen uzman derim.

Edam ile gouda, Migros'ta var.

Bence en iyisi Cihangir'deki Antre Gourmet'ye gidin, oradaki peynirleri tek tek tadın. Kars Gravyeri, Mersin Bezde Tulum ve Adana'dan gelen bir Krem Keçi Peyniri var mesela ilk aklıma gelen, hepsine ayrı ayrı bayılırım. Daha aklıma gelmeyen pek çok peynir olduğu da kesin. Ha bir de, Eataly'den Stracciatella alın, taze bir peynir ve hayatımda yediğim en güzel şeylerden biri olabilir.

Sürk (metro markette var)

Birde çökelek var. Lora benziyor ana değil. Ekşimsi biraz.

Edam denmiş, Maasdamer, Brie.
Babybell <3

cheese.com
Bulabilirsen bunu dene derim. İskoç peyniri gayet güzel

Gorgonzola

@zwiegesprach

Emmentaler türkiye'de Emmental diye geçiyor. çoğu markette vardır

Harbi bergama tulum tamamdır. Bir de Kestel'den aldığım bir peynir var. Tulum diyorlar sadece. Çok mayalı çok tuzlu ama böyle yedikçe yersin iki kilo yersin durduramazsan kendini.

birde ben antalya'da bi otelde yemiştim. uzun uzun dilimlemişler. kaşar gibi ama kesinlikle kaşar değildi. böyle dişlerinle koparırken haribo yiyormuşun gibiydi tadı da tamamen peynir ama ne ekşi ne tuzlu yedikçe yiyesin gelen bi şeydi.

brie peyniri ar bide

mihaliç peyniri. sütaşınki fena değildi ama paket paket değişebiliyor. en sert ve büyük delikli olanını al.

keçi büşü

hayir ama fazla sekerden dolayi uzun vadede cok fena surundurebilir.

içmemek de öldürür. hadi bakalım.

Öldürmez süründürür. Tip 2 diyabetin sonuçlarını bi araştır.

gereksiz şeker, gereksiz bir sürü aroma ve kimyasal.

Çok sekerli. Nasıl ice biliyorsun muhtemelen içtikçe susatiyordur

yeterince hızlı değil.

Çok şekerli, o kadar içme derim. Ben eskiden günde 1,5 litre meyve suyu içiyordum, bıraktım.

yaklasik 55 gram seker iceriyor 1 litre ice tea sekerli ise. 100 gramlik lindt tablet cikolatalardan 2 tane yemis kadar oluyorsun. sekersizse sorun yok tabi, 2 litre de icebilirsin.

Kilo aldırır bende üni de aynı şekilde yanında da pringles gömerdim sonra 90 kilo oldum

öldürmez ama genişletir. şeker hastası adayları listesinde sizi her geçen gün ön sıralara taşır.çok sağlıksız. Adamlar ambalaja yazmış "koruyucu ve renklendirici içermez" "ilave kafein içermez" lan hayvan gibi şeker içeriyor hem de glikoz şurubu. koruyucu olsa ne olmasa ne, renklendirici koysan nolur koymasan nolur.
beslenme düzenini bozduğu için saç dökülmesi yapar.
karaciğer, pankreas, böbrek sorunlarına yol açar.
bırak o ice tea yi evlat

mutlu mutlu yıllara :)

kadıköy merkezdeysen bir doğum günü hediyesi verebilirim :P

(: olur öyle

DGKO!

Mutlu yıllar ^^

Kutlu olsun o halde! :)

Güzel yaşlara bebiş

nice çılgın yıllara :)

kutlu olsun!

Kutluyorum uzo iciyoruz arkadaşımla, senin şerefine olsun bu kadeh. Mutlu yıllar. :)

iyi yaşların olsun!

Doğum günün kutlu olsun. Yaşın kaçsa, bir o kadarından 3-5 tane ve güel güzel yaşayasın!

Şimdilerinin hepsi hep huzurlu ve sağlıklı olsun.

Mutlu Yıllar! :)

aa aynı gün doğmuşuz! kutlu olsun, güzellikler getirsin yeni yaşımız :)

Benimde doğum günüm ya.ikimizde dogüm günü kutlu olsn

Mutlu yıllar canım! :)

doğum günün kutlu olsun :)) <3

nice mutlu senelere, yaşlara...

BRAVO cok guzel dogmussun tebrikler :)

Doğum günün kutlu olsuun :) Yeni yaşında güzel günlerin çok bol olsun :)

Hepiniz çok tatlışsınız çookk teşekkür ederim :)
@runagain İstanbul'da değilim malesef ama senin adına kendime 1 çatal daha yediririm sfgjklş
@oldpossum yarasın :)
@cherokee rose ve @all girls dream size de mutlu yaşlar bebişlerr

Sarki türkü sigara kitap film oyun uyku kağıt kalem alıp bi şeyler çiziktirmek vs.

ben aglayarak mac izliyom. o varken aglamadan izliyodum.

kıymeyitini bilir.

Guzel yemekler siparis eder. Komedi filmi izler. Sabaha kadar oturur. Biraz icer isterse.

yerlere gazete serer, evin içinde koştura koştura....

ben canım çok çeken bir yemek söylüyorum. kafam rahat rahat. kimse karışmadan yiyorum.

Kitap okuyorum ben. Veya yabancı makaleler

Trollziya +31

İlk akla geleni trollziya solemis zaten; )

hayırdır mavielma88 azdın mı

eksisozluk.com

hayal eder.

rakı, bira, şarap.

az üretken olun lan!

hiç sevmiyorum atlet giymeyi. giyilmesi iyi sanırım. şu kolsuz, sıfır yaka olanlarından.

ben hiç bi zaman atlet giymiyorum

Giyim konusu kişiye, bünyeye göre çok değişiyor. Kolay üşüyen biriyseniz ve zaman zaman üşüdüğünüzü hissediyorsanız (ki bu sıcak havada da olabiliyor) giymelisiniz. "Bu sıcaklarda" üşütüp hasta olmanız gayet de mümkündür. Ama kimisi çok serin havalarda gömlekle gezer, kişiye göre değişiyor.